Bir takım düşünün ki kısıtlı bütçeler ile Avrupa' nın devlerine kafa tutsun, bir takım düşünün ki ilk beşini muhtemel rakiplerine satıp, uygulamak istediği mentaliteyi yine sahaya kusursuzca yansıtsın, bir takım düşünün ki en vasat oyuncularından bile maksimum verimi alsın, bir takım düşünün ki taraftarı hiçbir zaman yalnız bırakmasın... Evet bu takımın adını söyler gibi oldu herkes. Avrupa basketbolunda devrim yaratan takımın adı Partizan' dı şu son yıllarda. Ağzımız açık olarak izlediğimiz, hayran kaldığımız takımın adıdır Partizan. İsterseniz Avrupa' nın "çılgın çocuklarına" dair bir yolculuğa çıkalım.
Öncelikle söylemeliyim ki Partizan efsanesinin ardında Koç Dusko 'Dule' Vujosevic yatıyor. Bir takımın başarısındaki en önemli unsurlardan biri de koç faktörüdür. Bunun en iyi örneğini bize 'Dule gösterdi. Kurt Hoca, elindeki malzemeyi nasıl kullanacağını çok iyi biliyor. Dusko, her oyuncudan maksimum verimi almayı çok iyi başarıyor. Onu da Vujosevic yapan özellik bu sanırım. Sırp Koç, ülkemizde Play - Off' a kalan takımların kadrosunda bile istemeyeceği isimleri birer yıldız haline getirmeyi çok iyi biliyor. Aslında Dusko bir anlamda, oyunculara verdiği değerin karşılığını alıyor son 3 yılda. Takıma tam anlamıyla alt yapı takımı ruhu kazandırmaya başarmış durumda. Takımın başarısındaki diğer bir faktör olarak ‘Dule’ nin oyuncularıyla baba-oğul ilişkisi içinde olması gösterilebilir.
Partizan için başka bir pencere açacak olursak, bunun adı yıldız adayı oyuncular ve yeniden doğan oyuncular olur. Takımdan Uros Tripkovic, Novica Velickovic, Stephan Lasme ve Milos Tepic' in ayrılmasında sonra kimse Partizan' dan büyük bir başarı beklemiyordu. Herkes yenilenme ve baştan yapılanma dönemine girildiğini düşünüyordu. Bu fikirde olan çoğu kişi, sezon boyunca Alex Maric, Jan Vesely ve Lester Bo McCalebb' in neler yapabileceklerini hayal bile edemezlerdi.
Alex Maric, Avustralya' da yetişmiş Sırp asıllı bir pivot. Hem Avustralya hem Amerikan spor akademilerinden geçmiş olan bir basketbolcu. Takıma öyle iyi uyum sağladı ki, Euroleague' de ilk tur maçlarının en değerli oyuncusu seçildi. Oynadığı maçlarda, oyunu domine eden adam konumunda yer aldı. Jan Vesely ise Çek basketbolunun çok şeyler beklediği yıldız adayı bir basketbolcu. Bu sezon beklentileri o kadar aştı ve kendini geliştirdi ki, Avrupa' nın gelecek vaat eden bir numaralı oyuncusu haline geldi. Fastbreak oyununa yatkınlığı ve atletik stili ona büyük artı katıyor. Lester Bo McCalebb ise önceki seneyi Mersin B.Ş.B' de geçiren bir guard. Takıma, ilk senesinde öyle iyi uyum sağlayıp, katkı sağladı ki, Top 8 gören kadrodan giden guardlar hatırlanmadı bile. Takımın uzunlarını, özellikle Alex Maric ve Slavko Vranes' i çok iyi beslemesi, takım oyunun sahaya iyi bir şekilde yansımasını sağladı. Euroleague Final Four' unda Olympiacos' a karşı gösterdiği performans izleyenlerin hafızlarına kazındı.
Peki yeniden doğan oyuncular kimlerdi ? Dusan Kecman, Alexander Rasic, Petar Bozic, Slavko Vranes gözümüze çarpan isimlerdi. Dusan Kecman, kadroda daha önceden Final – Four oynamış tek isimdi. Yani bir anlamda takımda büyük tecrübeye sahip olan tek oyuncuydu. Alexander Rasic, bir dönem Efes Pilsen’ de de oynamış fakat beğenilmeyip gönderilmiş bir guard. Slavko Vranes’ te yine ülkemizde denenip, geri gönderilen oyunculardan.
Partizan taraftarına da küçük bir bölüm ayırmamız lazım. Onlar gerek Pionir Arena’ da gerek 22.000 kişilik Belgrad Arena’ da Partizan’ ı hiç yalnız bırakmadılar. Destekleriyle başta Barcelona maçı olmak üzere birçok maçın kazanılmasında büyük rol oynadılar.
3 yıldır bir takım izliyoruz, hep onlarla ilgili övgü dolu yazılar yazıyoruz. Peki bizim ülkemizdeki idareciler hiç mi bu takımı izlemiyorlar ? Hiç mi bu takımın küçük bir parçasını kendine örnek almıyorlar ? Vujosevic, 2001 yılında göreve geldiğinden beri her yıl şapkadan ayrı bir tavşan çıkarmaya devam ederken, hatta her sene bu illüzyonuna bir etkileyici sahne eklerken, neden bizim ülkemizde bu tavşan, şapkanın en dibine sıkıştırılmaya çalışılıyor ?
Yazı:Emre Yılmaz
Şapkadan Tavşan Çıkarmak
05:34 | Etiketler: Emre Yılmaz, Fastbreak Temmuz 2010, Yazılar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder